Zamanın ne olduğunu düşünüyorum bir süredir. Aslında aklımın erdiği günden beri hergün ister istemez düşünürüm zamanı. Neden yaşadığımızı, ölümü, melekleri, haksızlıkları, insanın insana zulmünü, İspanyolların Azteklere, Fransızların Cezayirlilere, Amerika'nın Irak'a yaptığını, birinci ve ikinci paylaşım savaşlarını, oralarda ölen insanların bugün ki dünyayı görseler neler düşüneceklerini, biz öldükten sonra neleri göremeyeceğimizi, ve yaşamın ne kadar değerli ya da değersiz olduğunu düşünürüm. Eminim milyonlarca insan da aynı şeylere kafa yorar. Felsefeciler, sanatçılar, bilim adamları da bu ve benzer konularda üretirler akıllarını yeniden. Ama toplumları yönetenler, günümüzdeki adları ile 'siyasetçiler' düşünmez sanırım bir tek. Onlar düşünmez, sadece yaşarlar. Şu kısacık insan yaşamını daha güzelleştireceğiz diye, zulüm üretirler kendi halklarına ve dünyanın bütün uluslarına. Belki sırf bu nedenle sanatçı ve bilim adamlarına nöbetleşe siyaset yapma görevi verilmelidir. İstemeseler bile sanat ve bilim üretir gibi kendi uğraşlarının disiplininden kopmadan, yöneticilik yapmaları sağlanmalıdır onların. Düşünsenize Rusya'yı Dostoyevski gibi bir insanın, Amerikayı Walt Withman'ın İran'ı Necip Mahfuz'un, Faransa'yı Aragon'un, İspanya'yı Picasso'nun Türkiye'yi Can Yücel'in yönettiğini. Ve dünyanın Başkanı'nın Leonardo Da Vinci olduğunu. Bugün yaşadığımız sorunlardan pek çoğunu en azından küresel ısınma sorununu, Amerika'nın dünyanın jandarmalığı gerçekleştirmesi sorununu kesinlikle yaşamazdık. Siyaset siyasetçilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. O halde sanat ve bilim adamları lütfen görev başına...